https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgN4-4Q5N3CZm3-yqhuudvQy_Q9ajDRTgKdX90Iv99U1Buo-jmaPmiYT5q9D3Y1Pj8TbQlv_mdnq4AIN0NJTxXuFJdM2iZCycfbphn1CTWiV_FUIOXJFHkjNutkNgmMa4xry3cO1UWn-qQ/h120/SL372160.JPG MottoSeyyah - Motorcycle Travel: Yolda olmak Üzerıne...

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Yolda olmak Üzerıne...


                Yolda olmak tabiri seyahat etmeye başladığımdan beri çok hoşuma giden bir tabir. Daha doğrusu anlamını o zaman tam manasıyla kavrayabildiğim bir tabir. Hepimizin bildiği “Çok okuyan mı yoksa çok gezen mi bilir” klişesiyle ne zaman karşılaşsam cevabım hep gezen bilir safında olurdu. Şimdi küçük çaplı da olsa yollara düşmeye başladıktan sonra cevabımın ne kadar isabetli olduğunu anlamış bulunuyorum. Okuyarak edindiğimiz bilgiler bir süre sonra hafızamızdan silinirken, gezi sırasında edindiğimiz bilgiler hem yaparak-yaşayarak öğrenme olduğundan hem de zihnimizde anı değeri taşıdığından unutmak çok güçtür. Aslında fark; bir fotoğrafla o fotoğraftaki görüntünün gerçeğini görmek kadar nettir.
                Yollarda olmanın en zevkli yanlarından biri de yolculuğun sürprizlere gebe oluşudur. Ne kadar plan yaparsanız yapın muhakkak plan dışına çıkmak zorunda kalacağınız zamanlar olacaktır. Zaten başından sonuna kadar ne olacağını bilseniz bir anlamı olmaz maceranın. Yolculuğun kaydadeğer başka bir yönü ise yeni insanlar tanımaktır. Ki benim için seyahat etmenin en anlamlı parçası  budur. Tanıştığınız insanlar bir bakıma gezdiğiniz yerin doğal rehberi niteliğindedir :) Küçücük bir çay sohbetinde bile sayısızca bilgi edinebilir, o yöreye ait hikaye dinleyebilirsiniz.  Evet belki böyle hikayeleri kitaplardan da okuyabilirsiniz ama hiçbiri bizzat yaşadığı bir hikayeyi boğazı düğümlenerek anlatan bir babaannenin hikayesinin tadını vermez. Öğrencilik yıllarımda Cengiz Aytmatov’un “Toprak Ana”sını okurken gizli gizli ağlayan birisi olarak söylüyorum bunları :)  Her köyün, her ilçenin, her ilin özetle her yerin bir hikayesi var muhakkak...
        Bazen öyle şeyler duyuyor ki insan, öyle hikayeler... Bir anda tüm geçmişini, kendisini, neden yaşadığını sorgulama ihtiyacı hissediyor! Bazen de öyle şeyler görüyor ki, insanların neler yapabileceğine dair ufku genişliyor o esneda. Hele de bizim gibi her yeri tarih kokan bir coğrafyada yaşıyorsanız. Bu bakımdan ne kadar şanslı olduğumuzu düşünsek azdır kesinlikle.
          Yol kavramı aslında somut anlamından çok mecazlarla kullanılagelmiştir dilimizde.  Şiir için çok önemli bir mazmundur aynı zamanda.  Ne zaman yol üzerine düşünsem ya da bir yazı okusam Yılmaz Erdoğan’ın “Bu Yol Nereye Gider” şiirini hatırlarım hep.

Yol bir yere gitmez
O bir durma biçimidir
Yol yoluyla gidebilir yare
Yoldan çıkabilir apansız
Ve ömür bitebilir yoldan önce
Ama yol bir yere gitmez
O bir durma biçimidir

      Yol kavramına çok farklı bir yaklaşım gerçekten. Yol bir yere gitmez, O bir durma biçimidir..   Evet o bir durma biçimi, o bir rehber, o yüzyıllara şahitlik etmiş asırlık bir çınar belki de.. Atıl durumda olan, eskisi gibi kullanılmayan bir yol görsem aklıma hemen yalnızlığına terk edilmiş yaşlılar gelir. Nedense bir anda zihnim özdeşleştirir onları. Nedeni ortak noktaları tabi! İkisinin de çok derin hikayeler barındırdığını düşünürüm hep. Düşünsenize yıllarca üzerinden ne hayatlar akmış bir yol, belki de evliyalar, sultanlar geçmiş bir yol.. Diğer tarafta ise evlatlar, sayısız torunlar yetiştirmiş bir ihtiyar ama artık yalnız..
        Dolayısıyla bir bakıma hayatın kendisidir yol. Hem mecazen hem de gerçek manada. Üzerinde nice nesillerin yaşadığı, nice sevinçlerin, nice acıların yaşandığı yollar hayatın dilsiz tanıklarıdır. Tam bu noktada Aşık Veysel'e değinmeden "yol" üzerine söz söylemek ayıp olur sanırım.

Uzun ince bir yoldayım
Gidiyorum gündüz gece
İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece...

       Aşık Veysel'in dünya hayatını muazzam bir şekilde özetleyen bu dizeleri yol kavramına apayrı bir boyut kazandırıyor. Hayatın en somut göstergeleri çok net bir şekilde sembolize edilmiş bu şiirde. Doğum, yaşamın kendisi ve ölüm..  Bu bakımdan benim açımdan "Yolda olmak" tabiri aslında Aşık Veysel'e göre bir bakıma "Yol içinde yolda olmak" manasına geliyor.. Dünya'nın hem güneş hem de kendi etrafında dönmesi gibi oldu sanırım bu benzetme :)
      Yollarda olmak dileğiyle...
      


          


                

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder